İçimdeki Ses
"Bir Göl Kadar Sessizdim" Bir dönem vardı, içimde nehirler çağlamaz, fırtınalar kopmazdı. Sessizdim. Öylesine sessiz ki, kendi iç sesimi bile duyamıyordum artık. İnsanlar "iyi misin?" diye sorduğunda başımı sallardım, çünkü kelimeler ya içimde kaybolmuştu ya da onları konuşmaya değer bulmuyordum. Hayat bazen üst üste biner ya hani, sanki gökyüzüyle yerin arasına sıkışır insan. O dönemde, ben o sıkışıklığın ta kendisiydim. Kalabalıkların ortasında yalnız, kahkahaların arasında sessiz, gün ışığında karanlıktım. Her şey olması gerektiği gibiydi dışarıdan; ama içimde büyük bir boşluk vardı. Ne eksikti bilmiyordum, ama her şey fazlaydı. Sonra bir gün… Bir sabah, kahvemi içerken pencereye vuran ışıkta bir şey fark ettim. Her sabah aynı yerden gelen ışık aslında her gün başka bir hikâye anlatıyordu. Ben dinlememişim. Hayat, hep aynı diye düşündüğüm detaylarla bana bir şeyler fısıldıyormuş aslında. Küçük bir serçenin cam pervazına konması, karşı apartmandaki yaşlı teyzenin...