Para, Onur, Toplum!
Toplumun içerisinden yükselen bazı sesler duyuyorum. Hatta bazılarını ben de zaman zaman düşünüyorum. Nedir bu sesler?
“Geçinemiyoruz”
“Dolar 33 olmuş. Bu ülkede yaşanmaz.”
“Araba almak lüks olmuş.”
“ama Avrupa’da böyle…”
Maddi olarak bakıcak olursak bu sesler haklı. Karşılaştırılan ülkeler ile alım gücü bakımından 8 kat fark oluştu. Ekonomik bir krizden geçiyoruz. Daha sayılabilecek birçok sorun ile karşı karşıyayız. Peki problem ne?
Problem para mı? Dolar 1 TL olsa sanırım tüm bu sesler susar. O zaman sorun da çözülmüş olur. Gerçekten öyle mi? Sorun gerçekten para mı?
Eğer evet ise para kazanmak çok kolay. Hırsızlık yaparak, insanları aldatarak, ahlaksız işler ile para kazanmak gerçekten çok kolay. Ayrıca bu seçeceği seçmiş binlerce insan var. Bu insanlar paralarını kazanıyor ve yukarıdaki sorunlarını çözüyorlar. Ancak tahminen sizin gibi bu seçeceği seçmeyen büyük bir çoğunluk -milyonlar- var. Büyük ihtimal onlardan biri de sensin. Bizi kolay yoldan para kazanmayı seçmeyen etken nedir? Bu etken, öyle büyük bir etken olmalı ki gerçek sorun para ise parayı da bir kenara itmemizi sağlayan bir etken. Her şeyin üstünde bir etken. Bazısı için cevap; şereftir, bazısı için inanç, bazısına kul hakkıdır. Hepsini genelleyecek olursak buna onur diyelim.
İnsan onuru için yaşar. Öyle bir onur ki önünüze tüm sorunlarınızı çözecek parayı koyuyorlar ama “bu parayla başka bir insana zarar vereceksin” diyorlar. Siz ise bunu reddedip yıllarınızı okullarda harcayıp gününüzün 8 saatini ufacık bir parayı seçiyorsunuz. Parasal sorunlarınızı da çözemiyorsunuz. Neden bunu yapıyoruz? Çünkü tanımadığınız başka bir insanı üzmemek için. Kendinizi değil, tanımadığınız o insanı düşündüğünüz için bunca dert ile uğraşıyoruz. İşte bu yolu seçen herkes onurlu insandır, şerefli insandır, el üstünde tutulması gereken insandır. Gerçek bir emekçidir. Bu yazıyı okuyan sen de bunu seçtiysen sen de onurlu bir insansın. Seni gönülden tebrik ederim. Ayrıca bu seçenekle yaşayan herkes maneviyatı, maddiyatın üstünde gören kişidir. Dünyanın çoğunluğu emekçi olduğuna göre insanlık olarak ne kadar çok yanlışlarımız da olsa biz maneviyatı seçmiş insanlarız. Dünyadaki zulümü ise biz değil, kolay parayı seçen küçük bir grup yapıyor. Tüm düzensizliği, ahlaksızlığı ve hırsızlığı onlar yapıyor. Biz değil. Bizim hakkımızı o grup çalıyor. Biz o zulümleri yapmıyoruz, bizim vicdanımız rahat. Biz onurumuzla yaşayıp kimsenin hakkını çalmıyoruz. Bu yüzden hepimiz değerli insanlarız. Bunun farkında olalım.
Bir diğer konu olarak manevi toplumlar, refah seviyesi yüksek toplumlardır. Bunu söyleyince bazı eleştiriler alacağımın farkındayım. Diyeceksiniz ki “batı toplumunun çoğu ateist. Maneviyatı yok ancak nasıl refah seviyesi bizden yüksek oluyor? Biz onlardan daha maneviyiz ama bizim refahımız onlardan düşük.” Çünkü biz maneviyatı yanlış tanımlıyoruz. Biz maneviyata şekilcilik olarak bakıyoruz. Halbuki maneviyat soyut kavramların toplamıdır. Sevdiğiniz bir insandan aldığınız 5 liralık yüzük, manevi bir yüzüktür. Eğer bir insan ahlaklı ise, hakkaniyete göre davranıyor ise, dürüst ise, hırsızlık yapmıyor ise manevi bir insandır. Bu insanın Allah’a inanıp inanmaması önemli değil. O konu, o ve Allah ile arasında olan bir konu. Diğer yandan “Elhamdülillah müslümanım” diye geçinip her türlü ahlaksızlık, yalan ve hırsızlık yapıyorsak maddi bir insanızdır. Bu konu bu kadar açık. Maalesef biz şekilci bir toplum olduk. Dolardan daha fazla üzülünecek bir konu varsa budur. Ekonomik çöküşten daha çok, toplumsal olarak ahlaki çöküş var. Ekonomik piyasalar veya refah düzeyi sadece toplumun maneviyat düzeyinin aynaya yansımasıdır. Toplum değişmeden piyasalar değişmez. Eğer toplumsal refah istiyorsak önce kendimiz ahlaklı bir insan olmamız gerekir. Allah ile kul arasındaki dedikoduları yapmak yerine kul ile kul arasındaki problemleri aşmak lazım.
Onurlu bir insan olalım, vicdanımız hür olsun. Bunun rahatlığı paranın kudretinde yok.
İnsanlara “dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun?” gibi Allah’ın soracağı sorular sormayacaksınız! İnsanlara “aç mısın, ne ihtiyacın var, bir sorunun var mı?” gibi kulun kula soracağı sorular soracaksınız.
– Fatih Sultan Mehmet
Yorumlar
Yorum Gönder