Surete Aldanan Hakikatı Iskalar.

 Zihnimiz gördüğünü anlamaya programlı gibi görünür ama gerçekte çoğu zaman sadece gördüğüyle yetinir. Modern çağda her şey görselliğe, ilk izlenime ve yüzeye indirgenmiş durumda. İnsanlar bir bakışta karar veriyor; bir kişinin giysisi, konuşma biçimi, sosyal medya paylaşımları veya etrafındakilerle kurduğu ilişkiler onun kim olduğunu belirlemeye yetiyor sandığımız göstergeler haline geldi. Fakat gerçek böyle midir?

Yüzeysel olanın cazibesi büyüktür. Dış görünüş kolaydır, hızlıdır, yorucu değildir. Ne var ki, sûret dediğimiz bu yüzey, çoğu zaman içimizdeki anlamla, özle, yani hakîkatle hiçbir ilgisi olmayan bir maskedir. O maske bize bazen koruma, bazen sahte bir imaj, bazen de tamamen aldatıcı bir görüntü sunar. Ve biz bu maskeye aldanırız. Gördüğümüzü hakîkat sanırız. Bu yanılgı sadece başkaları için geçerli değildir; çoğu zaman kendimiz için de geçerlidir.

Sûretin Ardındaki Derin Gerçeklik

Sûret; biçimdir, şekildir, görüntüdür. Hakîkat ise mânâdır, özü temsil eder. Bir çiçeğin yalnızca rengine bakıp onun kokusunu, yetiştiği toprağı, mevsimini ve yaşadığı süreci bilmeden onu tam anlamış olabilir miyiz? Ya da bir insanın sadece sözlerine bakarak onun kalbindeki derinliği, acıyı, geçmişi anlayabilir miyiz?

Yunus Emre, “Bir ben vardır bende, benden içeri” derken aslında sûretin ardındaki hakîkate işaret eder. İnsan sadece bedenden ibaret değildir; sadece görüntüyle tanımlanamaz. Ne ki çağımız, bu incelikli bakışı yitirmiştir. Reklamlar, etiketler, sosyal medya profilleri ve ‘ilk izlenimler’ sûreti kutsallaştırmış; hakîkat ise arka plana itilmiştir.

Hakîkate Giden Yol: Sabır, Farkındalık ve Derinlik

Hakîkate ulaşmak, sadece bir bakış değil, bir yöneliş meselesidir. Gözümüzün gördüğüyle kalmayıp gönlümüzün sezdiğine kulak vermek gerekir. Bu, sabır isteyen bir iştir. İnsanları, olayları, fikirleri anlamaya çalışmak, basit ve hızlı yargılardan uzak durmak cesaret ister. Çünkü sûret, kolaydır; hakîkat, zahmetlidir.

Mesela biriyle ilk tanıştığınızda, onun hakkında hemen bir yargıya varırsınız. Giyimi, konuşma tarzı ya da davranışları size bir fikir verir. Ama bu fikir çoğu zaman eksiktir. Onun hikâyesini bilmeden, çocukluğunu, kayıplarını, zaferlerini ve yenilgilerini tanımadan yapacağınız her değerlendirme, hakîkate uzak kalır.

Günümüzde Sûrete Aldanmanın Tehlikeleri

Bugün insanlar, başkalarının hayatlarını sosyal medya üzerinden yorumluyor. Filtrelenmiş kareler, sahnelenmiş mutluluklar, kısa videolar… Bunların hepsi sûrettir. Ama biz onları hakîkat sanıyoruz. Başkalarının hayatlarının sadece gösterilen kısmını görüp kendimizi yetersiz hissediyoruz. Gerçek zannedip kıyaslıyoruz. Bu da bizi hakîkatsiz, yüzeysel, tatminsiz bir hayata sürüklüyor.

Benzer şekilde, gündelik haberlerde de sûret hüküm sürüyor. Bir başlık, bir görüntü ya da kısa bir kesit üzerinden büyük yargılar oluşturuyoruz. Derinlemesine araştırma, neden-sonuç ilişkisi kurma ya da karşı tarafı anlama çabası pek az insanın gösterdiği bir meziyet haline geldi.

Sûrete Takılıp Kalmamak İçin Ne Yapmalı?

  1. Sorgula: Gördüğün şey gerçekten doğru mu? Kaynağını araştır, bağlamını öğren.

  2. Dinle: İnsanları dinlemeden haklarında hüküm verme. Her insanın bir hikâyesi vardır.

  3. Yavaşla: Hız çağında derinlik kaybolur. Yavaşla ki görebilesin.

  4. Empati kur: Karşındakinin sûretinin ötesine geçmek istiyorsan, onun yerine kendini koymayı dene.

  5. Kendine de yönel: Kendi sûretinin ardındaki hakîkate inmeye çalış. Gerçek ihtiyaçların, korkuların ve arzuların neler?

Son Söz: Hakîkat Her Zaman Görünmezdir ama Vardır

Sûrete aldanmak kolay, hakîkate varmak zordur. Ama hakîkat olmadan yaşanan hayat, eksiktir. Gerçeği aramak, sadece bir düşünsel çaba değil; aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur. Bu yüzden surete aldanmamak, sadece daha iyi görmek değil, daha derin yaşamak anlamına gelir.

Belki de hakîkati en iyi anlatan cümle, Mevlânâ’nın şu sözüdür:

“Nice insanlar gördüm, üzerinde elbise yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sorun, soru!

Başarı ve mutluluk arasındaki denge

Mucizeler senin hazır olduğun yerde başlar.